Türkiye topraklarında filistin vari satışlar
Türkiye Toprakları Satılıyor!
Türkiye'nin yönetiminde söz sahibi olmuş hükümetlerin Tapu ve Köy Kanunlarında AB'ye uyum adı altında değişiklikler yapması sonucu yabancıların Türkiye'nin değişik illerinde satın aldığı arsa ve arazilerin toplamının 305 bin 545 dönümü aştığı bildirildi.
Yabancı uyrukluların Türkiye'de taşınmaz mal edinmelerine imkân sağlamak amacıyla TBMM'de yapılan değişiklikler köy arazilerinde gayrimenkul edinme hakkı tanınmıştı. Karşılıklı olmak ve kanuni sınırlamalara uyulmak kaydıyla, yabancı uyruklular ile yabancı ülkelerde bu ülkelerin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketleri, Türkiye sınırları içinde taşınmaz edinebilmelerine imkân tanıyan bu değişiklik sonucu Türkiye'de küçük bir Avrupa ülkesinin yüzölçümünden fazla toprak yabancıların eline geçti.
Yabancılara toprak satışı emperyalizmin Doğu’ya yönelttiği beş silah’dan biridir. Bu silah 19. yüzyılda Osmanlı’ya karşı da kullanılmıştır.
1) 15 Nisan 2005 tarihli bir incelemede yabancılara satılan taşınmaz sayısı 49 bin 567 olarak açıklanmıştır. Satış miktarı 7 Temmuz 2006 tarihli bir raporda ise 56 bin 953 olarak yer aldı. Önceki raporda 52 bin 818 kişi olan taşınmaz edinen yabancı sayısı, ikincisinde 61 bin 803 olarak belirlenmiştir.
2) Yabancılara satış konusunda belirlenmiş sınır il yüzölçümünün binde 5’idir. Bu sınır Hatay’da aşılmış bulunuyor. Didim de büyük tehlike altında… Yabancılara toprak satışı konusundaki çalışmalarıyla tanınan, konunun uzmanlarından Tapu ve Kadastro Eski Genel Müdür Yardımcısı Orhan Özkaya’ya göre Didim’de, ilçenin kendi sınırı aşıldı; hatta bu oran yüzde 30’lara dayanmış bulunuyor. Didim’de satılan alanlar, Didim’in bağlı bulunduğu Aydın ili yüzölçümünün binde 5’ini bulmadığı için satışlara devam edilmekte. Didim dışında diğer il ve ilçelerde de büyük sorunlar yaşanmaktadır: “Fethiye, Alanya ve diğerleri sanki bölge bölge ayrılıp paylaşılmış durumda. Didim İngilizlere, Alanya Almanlara, Antalya Ruslara, Ege Yunanlılara, Fethiye İngiliz ve Almanlara, Kaş Alman ve İngilizlere verilmiş görünüyor. Kuşadası, Datça ve birçok yer de bölüşülmüş durumda. Didim’de 9 bin su faturası İngilizcedir. 42 bin konutun 14 bin 800 âdeti İngiliz ve İrlandalılara aittir. Bu da yüzde 30’un üzerine çıkan bir rakamdır. Avcılar Çukuru mevkiinde 5 bin konutun tamamı İngilizlere aittir. 800 emlakçının 750’si İngiliz’dir. İngiliz müteahhit firmaları arazileri kapatarak üzerine kendi tabelalarını çakmıştır. İlçede sokak isimleri bile İngilizcedir. Kışın, Didim’in nüfusu sadece 12 bindir. Bu durumda Türkler çok yakında azınlık durumuna düşecektir
3)Yine Orhan Özkaya’ya göre Didim’de İngilizler 14 bin 800 konut aldı. Urla’da Hollandalılar 1000 konut yaptırdı. Toprak satışı Hatay’da binde 40, Kilis’te binde 20, Mardin’de binde 6, Gaziantep ve Aydın’da binde 5’i buldu. Tapu Kadastro, yabancılara satılan toprakların büyük bölümünün aslında Türk asıllı kişilerce alındığını ileri sürmektedir. Bu iddia “komik”tir. Şu nedenle ki “Didim’de 9 bin İngiliz su abonesi var. Bunların kaçı Türk soyludur? “İsraillilere bir karış yer satılmadı” diyorlar; ama 100 İsrailli Türkiye’de 136 gayrimenkul satın aldı. Bunlar Türk soylu mudur?”
4) Nevşehir–Üçhisar’a bağlı Eskiköy’de 700 evden 400’ü yabancıların eline geçmiş bulunuyor. Bölgede Fransız, Alman, İtalyan ve Belçikalılar yoğunlukta. Bunların yüzde 20’si tatil için ev alıyor, yüzde 80’i pansiyon ve restoran işletiyor. En basit evin fiyatı 100 milyar lira.
Öteki kıyı kentlerinde olduğu gibi, Marmaris’in de dört bir yanına İngilizler koloni kuruyor. Bazı eski milletvekili sitelerinin önünde her tür bayrak dalgalanırken, tüm uyarılara karşın Türk bayrağı çekilmiyor.
5) Hıristiyanlar Türk bölgelerinde kolonileşiyor. Bazı bölgelerde yabancıların aşırı talebi sonucu Türk nüfus kalmayınca, camilere bile kilit vurulmakta. Yakında camilerin yanı başında, “artan Hıristiyan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak üzere” kiliseler kurulup faaliyete geçirilebilecektir.
Bir iddiaya göre Hükümet Resmi Gazete’de yayımlanmayan, gizli bir kararnameyle (karar sayıları 2004/7457 ve 15/06/2004) Hıristiyan tarikatı Asompsiyon Rahipleri’ne İstanbul’un göbeğinde trilyonluk arazi tahsis etmiş bulunuyor. Bugünkü değeri 50 trilyon olan, yüzölçümü iki dönümü geçen araziye, Lozan Antlaşması hükümlerine göre amacı dışında ticari olarak kullanıldığı gerekçesiyle 1990’lı yıllarda el konulmuştu. Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği’nin yönelttiği eleştirilerin önüne geçmek için, arazinin geri verilmesi yönünde görüş belirtmiştir.
6) Satışlarda aracı şirketlerin varlığı dikkat çekiyor.
a) Bir İngiliz şirketi olan Ottoman Finance Company, Türkiye'de kurduğu “Osmanlı Yapı” aracılığıyla Riva'dan 1 milyon metrekare arazi satın aldı. 120 milyon dolarlık işlem İstanbul'da gerçekleşen, son yılların en büyük arazi alımı oldu. Ottoman Finance Company/ Osmanlı Yapı adlı şirketi 2 Ağustos 2006’da kurdu. 88 parselden oluşan arazi Riva'nın sahibi Celaloğlu ailesinden satın aldı. Arsa üzerinde 1 500 konutluk bir villa kent inşa etmeye hazırlanan Ottoman Finance Company, projeye 2007'de başladı.
Türkiye'de toplam tutarı 1 milyar doları aşan yatırımlar yapmayı planlayan Ottoman Finance Company, daha önce Bodrum'da 160 bin metrekarelik bir arsa satın almıştı. Grup, Alta Moda'nın sahibi Ali Karata'dan alınan arsa için 33 milyon dolar ödemişti. Ottoman Finance Company Türkiye'nin başka yerlerinde de geniş araziler satın almak için görüşmelerini sürdürüyor
b) Türkiye’de bazı yerli şirketler İsrail tarafından piyon olarak kullanılıyor.
İsrail, GAP’ta arazi alımlarında kimi Türk vatandaşlarını piyon olarak kullanmakta, bunlara özel bir anlaşma imzalatmaktadır.
Yahudiler, Tevrat’ta kendilerine Tanrı tarafından sunulduğuna inandıkları “Vaadedilmiş Topraklara kavuşmak için faaliyetlerini sürdürmektedir.
GAP bölgesinde yaptıkları hararetli çalışmaların Türk istihbarat raporlarına geçmesiyle birlikte, bölgede yeni bir süreç oluşmuş ve Güneydoğu topraklarında; istihbarat kaynakları, Yahudi lobiciler, uluslararası şirketler ve Yahudi asıllı Türk vatandaşlarının da içinde bulunduğu kıran kırana bir mücadele başlamıştır. İsrail’in GAP kapsamında Şanlıurfa iline yönelik faaliyetleri içinde şu ayrıntılar dikkat çekiyor:
Şanlıurfa ili nüfusuna kayıtlı vatandaşlar adına alınan topraklar İsrail şirketleri tarafından uzun süreli olarak kiralanmakta, ‘Haim’ isimli bir şahıs köy köy dolaşarak toprak alma yönünde girişimlerde bulunmaktadır.
Bazı Yahudi asıllı kişiler bölge ileri gelenleriyle irtibat kurarak ve köyleri dolaşarak, toprak alma yönünde girişimlerde bulunmakta, Şanlıurfa nüfusuna kayıtlı vatandaşlar adına alınan topraklar İsrail şirketleri tarafından uzun süreli olarak kiralanmaktadır.
Yönetimini el altından 10-15 yahudinin yürüttüğü K-A isimli şirket, bölgede çeşitli gerekçeler öne sürerek toprak satın almaktadır. Türkiye’de saygın ve büyük bir kuruluşa bağlı olan “K.-A” şirketi; Şanlıurfa-Mardin yolu üzerinde bulunan ve İ.D. F.D. B.D, N.D, M.E.D, M.Y.D. M.N.D adlı kişilerin ortak olduğu araziyi yüksek bir fiyatla israilliler adına satın almıştır. Yine aynı firmanın Nisan 2003’te Şanlıurfa-Mardin karayolu üzerindeki hayvancılık ve besi çiftliği kompleksi faaliyete başlamış olup tesisin ihtiyacına yönelik olarak fabrika çevresinde sulu tarım yapılabilecek toprakların satın alınması girişimleri gerçekleşmiştir
7) Toprak satışlarına ilişkin belgelerde adı sıkça geçen ve vurgulanan bir ülke var: İsrail…
a) İsrailli Yahudiler, sahip oldukları taşınmazların yarısından fazlasını AKP iktidarı döneminde satın aldılar. 19 Temmuz 2003 ve 19 Nisan 2005 tarihleri arasında 23 İsrailli, toplam 47 bin 897 metrekarelik 68 taşınmaza sahip oldu.
İsrailli Yahudiler Güneydoğu'daki GAP bölgesinde (Şanlı Urfa'da) 450 bin dönüm arazi satın aldı. Bu satış tapu kayıtlarından gizlendi. Kimse üzerinde durmadı.
İsrailliler, yüz milyar doları aşan bir yatırım sonrasında sulanabilir hale gelen GAP topraklarında sadece tarım yapmayı mı amaçlıyorlar? Yoksa kendilerine Tanrıdan miras kaldığına inandıkları toprakları mı sahipleniyorlar?
b) Konya’nın Karapınar ilçesi Askerî bakımdan stratejik bir bölge... Burada uluslararası askerî atışlar yapılıyor. İşte bu yerde israilli Yahudi işadamları ‘Tarımsal İşbirliği ve Kalkınma Projesi’ adı altında bir çalışma başlattılar. Çalışmayı yürütmek için Karapınar havalisinde 40 bin dönüm arazi kiraladılar. Bu işe aracılık eden ise Karapınar İlçesi Ereğli Belde Belediye Başkanı ile 3 bölge milletvekili
c)İsrail'in GAP bölgesindeki faaliyetlerini inceleyen bir raporda şu bilgilere yer veriliyor: İsrail’in GAP bölgesindeki emelleri milattan önce 6.yüzyıla dayanmaktadır. Tevrat'ta Yahudilere “Nil’den - Fırat'a kadar uzanan” bölge yurt olarak vaat edilmiştir. İsrail vaad edilen bölgeleri ele geçirmek için dünya çapındaki zengin Yahudi lobilerinin desteğinde harekete geçmiş, bölgedeki faaliyetlerine hız vermiştir. Son 10-15 yıldır GAP bölgesinde etkinliklerini artırmak ve sonuç almak için yüksek bütçe ve uzman kadrolarla çalışmaktadır.
d) İsrail’in önde gelen şirketleri, mayından arındırılması öngörülen Türkiye - Suriye sınırındaki geniş araziye sahip olmak için de girişimlerde bulunuyor.
“Bu topraklar, İsrail firmasına verilirse, 49 yıl geçmeden Büyük Ortadoğu Projesi’ne dahil olur. Veya zaman zaman bazı Batı ülkelerinin çizdiği haritalarda görüldüğü gibi Türkiye’den koparılmak istenen bir çerçeve içinde kullanılıp vatanımızın parçalanma yolu açılmış olur
e) Gürcistan’da gerçekleştirilen kadife devrimin mimarı ve finansörü ünlü para babası George Soros’un eski ortağı, Yahudi Jim Rogers internet sitesinde ve International Harold Tribune’de yayınlanan bir makalesinde ABD’li yatırımcıları (Amerikalı Yahudileri) GAP bölgesinde arazi almaya çağırmıştır. T-E adlı bir İsrail şirketi, Nisan 2001’den beri GAP kapsamındaki Bozova Yaylak Su Projesi’ne yönelik çalışmalarda bulunmaktadır. Şirketin asıl amacının, toprak analizi yaparak bölgedeki yeraltı kaynaklarının belirlenmesi olduğu ileri sürülmektedir. GAP bölgesinde faaliyet gösteren başka İsrail firmaları da vardır.
Bölgedeki istihbarat birimlerinin başlattığı denetimlerden kaçmak isteyen İsrailli firmalar, yerli ortaklar edinme yoluna gitmektedir.
f) İsrail, Irak’ın kuzeyinde yürütülen Kürt devleti kurma çalışmalarıyla da yakından ilgilidir. İsrail’den yaklaşık 150 bin Yahudi “vaadedilmiş topraklara göç etmiştir; en büyük göç Irak’ın kuzeyine yani sözde Kürdistan’a gerçekleştirilmiştir. İsrail ve ABD’deki Yahudi lobileri Kuzey Irak’taki Kürt aşiret reislerine büyük destek vermektedir.
Bölgeye gelen Yahudiler Erbil - Ankava Mahallesi, Duhok, Süleymaniye, Kerkük ve Selahaddin’e yerleştirilmiştir. Kerkük’e yerleşen Yahudiler, eski yahudi mahallesi ile arap ve Rahimava mahallelerinde çok sayıda bina ve arazi satın almıştır. Bir Yahudi organizasyonu ise Irak’ın kuzeyindeki faaliyetlerine aralıksız devam etmektedir. Söz konusu organizasyonun Genel İdare Müdürü bir Türk yahudisidir. Organizasyonun Kerkük, Musul, Duhok, Süleymaniye ve Erbil’de büroları vardır. Bu bürolar aracılığıyla inşaat, arazi satın alma yurt dışına insan gönderme faaliyetleri yürütülmektedir.
Barzani, Talabani ve İsrail arasında imzalanan gizli bir protokol çerçevesinde on binlerce Kürt Yahudi’nin Irak’ın kuzeyine yerleştirilmesi kararlaştırılmış, o bölgedeki Türkmen ve Arapların ellerindeki gayrimenkullerin satın alınması için Süleymaniye’de bulunan Kürdistan Kredi Bankası’na para transferleri yapılmıştır. Bu banka Kürtlere 5 yıl geri ödemesiz 300 milyon dolar kredi kullandırmıştır
''Türkiye'nin satılan topraklarının, satın alan kimselerin ülkelerinin toprakları sayıldığını asla unutmayalım ''Unutmayalım ki, İsrail böyle kuruldu. Bugün bu durum Türkiye üzerinde denenmektedir'' dedi.
Avrupa Birliği dayatmasıyla bir oyun oynanmaktadır, AKP hükümeti, önce tarımdan devlet desteğini çekerek, tarımla uğraşan 27 milyon insanı, toprağı işleyemez duruma getirdi, AKP hükümeti sonra da Köy Kanunu'nu değiştirerek, yabancıların köylerde ve kırsal alanda toprak satın almalarının yolunu açtı, böylece toprağını işleyemez hale getirilen köylü toprağını satmaya zorlandı.
Anayasa'nın 90. maddesine eklenen bir hükümle, uluslararası yasaların, ulusal yasaların üstüne çıkarılmıştır.
''Yani satın alınan bu topraklar, satın alan kimselerin ülkelerinin toprakları sayılıyor. Bu topraklar, elçilik statüsüne sahip oluyor ve yabancının kendi devletinin himayesinde bulunuyor.
Şunu sakın aklınızdan çıkarmayın, Yahudi İsrail devleti böyle kuruldu. Amerika'da yaşayan Yahudiler Filistin topraklarında yan yana parçalar halinde toprak satın aldılar. Bu topraklar istedikleri büyüklüğe ulaşınca 'Burası İsrail'dir' dediler ve bayraklarını çektiler. Filistinliler, feryat ettiler ama Amerika dişlerini gösterince bir sonuca ulaşamadılar. Ve bilindiği gibi aralarındaki savaş hala sürmektedir. Bugün bu durum Türkiye üzerinde denenmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana onu bölmek, aralarında bölüşmek isteyen ülkelerin baskılarının her gün biraz daha arttığı düşünülecek olursa bu satışlara son verilmesi ve satıldığı kadarının da yasal yollar sonuna kadar zorlanarak geri alınması için çalışılması gereklidir.''
Avrupa Birliği dayatmasıyla bir oyun oynanmaktadır, AKP hükümeti, önce tarımdan devlet desteğini çekerek, tarımla uğraşan 27 milyon insanı, toprağı işleyemez duruma getirdi, AKP hükümeti sonra da Köy Kanunu'nu değiştirerek, yabancıların köylerde ve kırsal alanda toprak satın almalarının yolunu açtı, böylece toprağını işleyemez hale getirilen köylü toprağını satmaya zorlandı.
Anayasa'nın 90. maddesine eklenen bir hükümle, uluslararası yasaların, ulusal yasaların üstüne çıkarılmıştır.
''Yani satın alınan bu topraklar, satın alan kimselerin ülkelerinin toprakları sayılıyor. Bu topraklar, elçilik statüsüne sahip oluyor ve yabancının kendi devletinin himayesinde bulunuyor.
Şunu sakın aklınızdan çıkarmayın, Yahudi İsrail devleti böyle kuruldu. Amerika'da yaşayan Yahudiler Filistin topraklarında yan yana parçalar halinde toprak satın aldılar. Bu topraklar istedikleri büyüklüğe ulaşınca 'Burası İsrail'dir' dediler ve bayraklarını çektiler. Filistinliler, feryat ettiler ama Amerika dişlerini gösterince bir sonuca ulaşamadılar. Ve bilindiği gibi aralarındaki savaş hala sürmektedir. Bugün bu durum Türkiye üzerinde denenmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana onu bölmek, aralarında bölüşmek isteyen ülkelerin baskılarının her gün biraz daha arttığı düşünülecek olursa bu satışlara son verilmesi ve satıldığı kadarının da yasal yollar sonuna kadar zorlanarak geri alınması için çalışılması gereklidir.''
KONYA OVASI PROJESİ KİMİN İÇİN?
İsraillilere gelince... İsraillilerin Güneydoğu’daki GAP bölgesinde (Şanlıurfa’da) 450 bin dönüm arazi satın aldığını ve bunun tapu kayıtlarından gizlediğini yazıldı. Fakat kimseden ses çıkmadı. İsrailliler, yüz milyar doları aşan bir yatırım sonrasında sulanabilir hale gelen bu topraklarda sadece tarım yapmayı mı amaçlıyorlar? Yoksa kendilerine Tanrıdan miras kaldığına inandıkları toprakları mı sahipleniyorlar?
- Bu konuda bazı basın organlarında yapılan değerlendirmelere cevap verilememiştir. Hep İsrail’in yer almadığından söz edilmiş, hatta web sitesi bunu kanıtlamak için önceleri serbest bırakılmış ancak durum kontrolden çıkınca karartma yapılmıştır. Bu rakamlar resmi kayıtlardan gizlenmektedir. Bu topraklar, Mezopotamya ovasıdır. İsrail’de "tanrı tarafından vaat edilmiştir" inancı hakimdir. Son günlerde Yahudi hahamlar GAP bölgesinde kutsal yıkıntıların arasında ayin yapmışlar, para dağıtmışlardır. Aslında bu bir keşiftir. İsrail bayrağındaki mavi çizgilerin Fırat ve Dicle’yi sembolize ettiği yaygın bir kanıdır.
- İsrailliler, Konya’da askeri üssümüzün yakınında GAP’tan sonra "Konya Ovası Projesi" adı altında toplam 40 bin dekar arazi satın almışlardır. Yasa’nın 30 hektar kısıtlaması yine delinmiş durumda. Bu konuda ya Bakanlar Kurulu kararı çıkartıldı, ya da zilyetlik satın alma yoluna gidildi. O nokta gizli. Konya Ovası’nda İsrailli işadamları," Tarımsal İşbirliği ve Kalkınma Projesi " başlatmışlar; bu alıma bölgenin 3 milletvekili de teknoloji gelecek bahanesi ile aracılık yapmışlardır. Konya Karapınar ve Ereğli ilçelerinde satın aldıkları 40 bin dekarlık bu arazi aynı zamanda, Akgöl’ün kenarında, Karakavuklar ve Ambar köylerinin arazisi içinde olup; burada halen, ABD ve İsrail’in eğitim için kullandığı hava üssü bulunmakta. "Konya Ovası Projesi", İsrail’e hükümetin bir önerisi olarak sunulmuş. Proje, Konya, Aksaray ve Tuz Gölü civarını da içine almaktadır. Göksu nehrinin yatağı değiştirilerek, Akdeniz’e akması yerine, bir tünelle İç Anadolu’ya yöneltilecek. Tarım Bakanı kendisine, İsraillilerin Ceylanpınar’ ı istedikleri konusunda yöneltilen soruya: " Dedim ki, GAP’la ilgili düşünceleriniz, Türk kamuoyunda bir kısım kanaatlerin oluşmasına neden oluyor. Bu nedenle başlangıç faaliyetlerimizi İç Anadolu’ya kaydırarak, sulama teknolojisini Türk kamuoyuna sunalım. Bu sayede, kamuoyunda oluşan çekingen hava kırılabilir." cevabını veriyor. Bu işin perde arkası BOP’ la bağlantılı, bunun açığa çıkartılması ileriki günlerde söz konusu olacaktır.
İsraillilere gelince... İsraillilerin Güneydoğu’daki GAP bölgesinde (Şanlıurfa’da) 450 bin dönüm arazi satın aldığını ve bunun tapu kayıtlarından gizlediğini yazıldı. Fakat kimseden ses çıkmadı. İsrailliler, yüz milyar doları aşan bir yatırım sonrasında sulanabilir hale gelen bu topraklarda sadece tarım yapmayı mı amaçlıyorlar? Yoksa kendilerine Tanrıdan miras kaldığına inandıkları toprakları mı sahipleniyorlar?
- Bu konuda bazı basın organlarında yapılan değerlendirmelere cevap verilememiştir. Hep İsrail’in yer almadığından söz edilmiş, hatta web sitesi bunu kanıtlamak için önceleri serbest bırakılmış ancak durum kontrolden çıkınca karartma yapılmıştır. Bu rakamlar resmi kayıtlardan gizlenmektedir. Bu topraklar, Mezopotamya ovasıdır. İsrail’de "tanrı tarafından vaat edilmiştir" inancı hakimdir. Son günlerde Yahudi hahamlar GAP bölgesinde kutsal yıkıntıların arasında ayin yapmışlar, para dağıtmışlardır. Aslında bu bir keşiftir. İsrail bayrağındaki mavi çizgilerin Fırat ve Dicle’yi sembolize ettiği yaygın bir kanıdır.
- İsrailliler, Konya’da askeri üssümüzün yakınında GAP’tan sonra "Konya Ovası Projesi" adı altında toplam 40 bin dekar arazi satın almışlardır. Yasa’nın 30 hektar kısıtlaması yine delinmiş durumda. Bu konuda ya Bakanlar Kurulu kararı çıkartıldı, ya da zilyetlik satın alma yoluna gidildi. O nokta gizli. Konya Ovası’nda İsrailli işadamları," Tarımsal İşbirliği ve Kalkınma Projesi " başlatmışlar; bu alıma bölgenin 3 milletvekili de teknoloji gelecek bahanesi ile aracılık yapmışlardır. Konya Karapınar ve Ereğli ilçelerinde satın aldıkları 40 bin dekarlık bu arazi aynı zamanda, Akgöl’ün kenarında, Karakavuklar ve Ambar köylerinin arazisi içinde olup; burada halen, ABD ve İsrail’in eğitim için kullandığı hava üssü bulunmakta. "Konya Ovası Projesi", İsrail’e hükümetin bir önerisi olarak sunulmuş. Proje, Konya, Aksaray ve Tuz Gölü civarını da içine almaktadır. Göksu nehrinin yatağı değiştirilerek, Akdeniz’e akması yerine, bir tünelle İç Anadolu’ya yöneltilecek. Tarım Bakanı kendisine, İsraillilerin Ceylanpınar’ ı istedikleri konusunda yöneltilen soruya: " Dedim ki, GAP’la ilgili düşünceleriniz, Türk kamuoyunda bir kısım kanaatlerin oluşmasına neden oluyor. Bu nedenle başlangıç faaliyetlerimizi İç Anadolu’ya kaydırarak, sulama teknolojisini Türk kamuoyuna sunalım. Bu sayede, kamuoyunda oluşan çekingen hava kırılabilir." cevabını veriyor. Bu işin perde arkası BOP’ la bağlantılı, bunun açığa çıkartılması ileriki günlerde söz konusu olacaktır.
En Çok Yunanlılar Almış!
AB'ye uyum yasaları çerçevesinde yapılan düzenlemelerle bir yıl içerisinde 43 bin 500 yabancı uyruklunun Türkiye'den arazi aldığı dikkat çekiyor. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün bu konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada ülkemizden gayrimenkul alan yabancıların ülke ülke sayısı ve hangi ülke vatandaşlarının kaç dönüm arazi aldığı açıklanıyor.
Ancak tapu adedi olarak birinci sırayı Yunan uyrukluların alması dikkat çekiyor. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü kayıtlarında, 3 Temmuz 2003 ile 16 Haziran 2004 tarihleri arasında 65 değişik ülkeden toplam 43 bin 498 yabancı uyruklu, Türkiye'nin değişik illerinde arazi ve arsadan oluşan 41 bin 877 adet taşınmaz mal satın aldı.
Bu konuyla bir internet haber sitesinde verilen bilgilere göre:
"Taşınmaz mal edinen 43 bin 498 yabancının ülkelere göre dağılımında ilk sırayı yüzde 83'lük bir oranla (36 bin 349 kişi) AB ülkeleri oluşturuyor.
Bunların başında da Yunanistan, Almanya ve İngiltere geliyor.
Kayıtlara göre, 14 bin 451 Yunanistan, 11 bin 778 Almanya ve 5 bin 432 İngiltere vatandaşı Türkiye'den arazi satın aldı. AB vatandaşlarının satın aldığı taşınmaz toplamı 31 bin 805 adet. Arazi ve arsa satın alan ABD'lilerin sayısı ise 724'te kalırken, Suriyeliler 2 bin 480'e ulaştı. İsrail ise kayıtlarda 97 kişi olarak geçiyor. Bunların yanı sıra Ortadoğu ülkelerinden ayrıca 64 Irak, 430 İran, 201 Lübnan, 48 Mısır, 12 Ürdün, 14 de Kuveyt vatandaşı bulunuyor. Rusya'dan da 23 kişi Türkiye'den taşınmaz mal satın aldı."
Suriye Birinci Oldu
Yine aynı internet haber sitesinde, "kayıtlara göre satılan toplam 305 bin 545 bin dönüm arazi ve arsanın yüzde 90'ı (274 bin 894 dönüm) Suriyelilere ait.
Lübnanlıların satın aldığı arazinin büyüklüğü ise 3 bin 718 dönüm. Mısır'ın payına da 2 bin 762 dönüm düşüyor. Arazi büyüklüğü açısından Ortadoğu'yu AB ülkeleri izliyor.
AB vatandaşlarının aldığı arazi kayıtlarda 15 bin 572 dönüm olarak yer alıyor. Burada Almanya'nın payına düşen arazi miktarı 6 bin 635 dönüm. Almanya'yı sırasıyla Yunanistan, İngiltere ve İtalya izliyor. Yunanlıların Türkiye'de 4 bin 165, İngilizlerin de 2 bin 671 dönüm arazisi var. Kayıtlara göre ABD'liler ise 2 bin 639 dönüm arazi satın almış. Rusların sahip olduğu taşınmazların miktarı ise 52 dönüm.
İsrail vatandaşlarının aldığı arazi miktarı ise 62,5 dönüm olarak gözüküyor.
Ancak özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde İsrailli Yahudilerin çok daha fazla arazi satın aldığı basında sık sık dile getiriliyor. Lakin kayıtlarda bunun tahmin edilenden çok daha az olması, ABD vatandaşı olarak çeşitli Yahudilerin de arazi almış olabileceğine dikkat çekiliyor.
Arazi satışları coğrafi açıdan incelendiğinde Türkiye'nin batı ve iç bölgelerinde AB, doğu vilayetlerinde ise Ortadoğu mülkiyetliği söz konusu. Arazi satışlarının yapıldığı yerlerin başında Hatay, Adana, Gaziantep, Diyarbakır, Mersin ve İstanbul gibi stratejik iller geliyor.
Suriyelilerin en fazla arazi satın aldığı il Hatay. Burada satılan arazi miktarı 114 bin 190 dönüm. Bunu sırasıyla 3 bin 77 dönümle Lübnan, 164 dönümle de İran izliyor. Buna karşın ABD'liler Hatay'da 2 bin 50 dönüm arazi satın alırken Almanların payı 710 dönüm. Buna göre, Hatay'ın yüzde 2,2’si yabancıların eline geçmiş durumda. Hatay'da arazi satın alan Suriyeli sayısı bin 673, ABD'li 11, Almanya uyruklu ise 186 kişi bulunuyor.
İstanbul'da Araziler Dağınık
Bütün dünyanın gözbebeği İstanbul'da ise bütün dünyadan mülkiyet sahibi insan var. Burada en büyük pay 2 bin 733 dönümle Mısırlılara ait. Ardından İngilizler 360, ABD 196, Almanlar 150, İsviçreliler 36, İtalyanlar 36, Fransızlar 34, İranlılar 21, İsrailli Yahudiler de 20 dönüm arazi almışlar. İstanbul'da bir yıl içinde yabancı uyruklu olarak toplam 4 bin 257 tapu kaydı oluştu.
38 Bin kilometrekare alana sahip, 6 kıyı ili bulunan Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 657 yabancı uyruklunun bin 207 adet
(yaklaşık bin dönümlük) arazi sahibi olduğu ortaya çıktı.
Son yıllarda yabancıların çok sayıda mülk edindiği tartışmaları yapılan Doğu
Karadeniz Bölgesi'nde yabancı uyrukluların yaklaşık bin dönümlük arazi
sahibi olduğu ortaya çıktı.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün kayıtlarına göre Doğu Karadeniz
Bölgesi'nde bulunan Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin'in toplam
yüzölçümü 38 bin kilometre olarak belirlendi.
3 milyon 606 bin nüfusun yaşadığı bölgede, sadece 657 yabancı uyruklu kişinin bin 207 adet taşınmaza sahip olduğu belirlendi. Bu taşınmazların toplam ölçümü ise 947 dönüm, bir başka deyişle 947 bin metrekare oldu. Bölgedeki illerde en çok Alman ve Avusturya uyruk kişilerin arazi ve gayrimenkul sahibi olduğu ortaya çıktı.
İllere göre yabancı uyrukların mülkiyet oranı şöyle belirlendi:
SAMSUN: 9 bin 83 kilometrekare ve 1 milyon 233 bin nüfusa sahip Samsun'da
189 yabancı uyruklunun 319 adet taşınmaz mülkü bulunuyor. Bu mülklerin
büyüklük oranı 400 bin metrekare olarak belirlendi. İlde, Alman uyruklu 123,
Avusturya uyruklu 51, Hollanda uyruklu 4, Brezilya uyruklu 2, İran uyruklu
2, İsviçre uyruklu 2, İtalya uyruklu 2 ve Gürcistan uyruklu 1 kişinin
mülkiyeti bulunuyor.
ORDU: 5 bin 963 kilometre kare alana ve 719 bin nüfusa sahip Ordu'da 138
yabancı uyruklu kişinin 289 adet mülkiyeti bulunuyor. Bu mülkiyetlerin
büyüklüğü 144 bin 218 metrekare alanı kapsıyor. İlde, Alman uyruklu 68,
Avusturya uyruklu 65, ABD uyruklu 1, Hollanda uyruklu 1 ve Danimarka uyruklu
1 kişinin mülkiyeti bulunuyor.
GİRESUN: 6 bin 934 kilometrekare alana ve 421 bin 766 nüfusa sahip
Giresun'da 97 yabancı uyruklunun 187 bin 463 metrekarelik 165 adet taşınmazı
bulunuyor. Giresun'da Alman uyruklu 80, Avusturya uyruklu 11, Hollanda
uyruklu 2, Fransa uyruklu 2, Avustralya uyruklu 1 ve Hırvatistan uyruklu 1
kişinin mülkiyeti bulunuyor.
TRABZON: 4 bin 664 kilometrekare alana ve 748 bin 982 nüfusa sahip
Trabzon'da 210 yabancı uyruklunun 201 bin 370 metrekarelik 381 adet
taşınmazı bulunuyor. İlde, Alman uyruklu 155, Avusturya uyruklu 35, Hollanda
uyruklu 13, ABD uyruklu 1, Avustralya uyruklu 1, Gürcistan uyruklu 1,
İngiltere uyruklu 1, İsveç uyruklu 1 ve Rusya uyruklu 1 kişinin mülkiyeti
bulunuyor.
RİZE: 3 bin 920 kilometrekare alana ve 316 bin 252 nüfusa sahip Rize'de, 16
Alman uyruklu kişinin 8 bin 897 metrekarelik 37 taşınmaz mülkiyeti
bulunuyor.
ARTVİN: 7 bin 436 kilometrekare alana ve 166 bin 584 nüfusa sahip Artvin'de
Alman uyruklu 7 kişinin 4 bin 355 metrekarelik 16 adet taşınmaz mülkiyeti
bulunuyor."